27 Eylül 2007 Perşembe

BOĞAZ TURU (2)

ortaköy boğaz turu
Boğaz Turu yazı dizimizin 1. bölümünü Ortaköy ile bitirmiştik.


2.bölümde yine Boğaz turuna devam ediyoruz, bu bölümde de Boğaziçi'ne kıyısı olan semtleri ve isimlerinin nereden geldiğini yazmaya devam edeceğim.

Kuruçeşme ile yazı dizimize devam ediyoruz.

Kuruçeşme;
Tekireci Osman Efendi Camisinin yapımı sırasında su yolları bozulan çeşmeden ismini almıştır.
Havasının ve suyunun güzelliği ile meşhur olan semtte bir çok köşk ve saray vardır.
İskelenin karşısında 150 metre açıkta bulunan Serkis Bey (Galatasaray adası, yeni adıyla Su ada) adası bulunmaktadır.

galatasaray adası
Galatasaray adasının bir zamanlar kömür deposu olarak kullanıldığını biliyor muydunuz?
Kömür deposuydu, Boğaz’ın incisi oldu.
Birkaç kaya parçasından oluşan G.Saray Adası, Osmanlı döneminde ünlü ressam Ayvozoski’ye ev sahipliği yaptı. 1. Dünya Savaşı’ndan sonra kömür deposu olarak kullanıldı. 1957’de Sarı–Kırmızılı kulübün başkanı 150 lira ödeyerek adayı satın aldı ve G.Saraylı üyelerin hizmetine sundu.
G.Saray Adası’nın günümüze gelinceye kadar geçen zamanda ilginç bir gelişim süreci var. Bogaziçi’nin Kuruçeşme semtinde kıyıdan 165 metre açıkta birkaç büyük kaya parçasından oluşan adacık, Osmanlı padişahı Abdülaziz tarafından 1872 yılında sarayın başmimarı Serkis Balyan Kalfa’ya yaptığı hizmetler sebebiyle hediye edildi. Serkis Kalfa, 4017 metre karelik bu kayaların üstüne 3 katlı bir köşk inşa ederek, burada yaşamaya başladı.
Dolmabahçe Sarayı’na tablo yapması için 1874 yılında Sultan Abdulaziz tarafından İstanbul’a çağrılan dünyaca ünlü ressam Ayvazoski, Serkis Kalfa’nın adadaki köşkünde kaldı.
Ünlü ressam, çalışmalarının tamamını o dönemde cennet köşesi denilen adada yaptı.
1899 yılında Serkis Kalfa’nın ölümünden sonra adanın bir kısmı varislerine bir kısmı da devlet hazinesine geçti. 1. Dünya Savaşı’ndan sonra Serkis Bey’in varisleri adayı ‘Şirketi Hayriye Vapur İşletmesine’ kiraya verdi. Vapur İşletmeleri de burayı uzun yıllar kömür deposu olarak kullandı. Serkis Kalfa döneminde “Cennet Köşesi” olarak bilinen ada varisleri zamanında adeta harabeye döndü.
Bakımsız bir halde olan ada, 1957 yılında Galatasaray’a geçti. Sarı–Kırmızılı kulübün Başkanı Sadık Giz, adayı varisleri ve hazineye 150 lira ödeyerek satın aldı. Adayı kömür deposundan kurtaran G.Saray yönetimi, üyelerinin dinlenebileceği güzel bir tesis yaptı.
Ada son dönemde "Su Ada" ismiyle yenilendi ve hizmet vermeye başladı. Ne yazık ki geçtiğimiz günlerde çıkan bir yangın sonucu, adada ki tesislerde ciddi bir zarar meydana geldi.

Boğaziçi Köprüsü

Arnavutköy;
Vaktiyle buraya yerleştirilen Arnavutlardan bu ismi aldığı söylense de, zamanında ahalisinin çoğunluğu Rum ve Yahudilerden oluşmaktaymış.
Evliya Çelebi 1.000 kadar hanenin olduğunu ve Müslüman bulunmadığını kaydeder.
Semtte bulunan çeşme, Sultan Selim, Teşvikiye Camisi ise Sultan İkinci Mahmut tarafından inşa ettirilmiştir.

Bebek;
Akıntı burnunun kuzeyinde ki bu koy ismini, Fatih Sultan Mehmed'in buraya tayin ettiği ve lakabı Bebek olan bölük başından almıştır.
Sultan Birinci Selim zamanında has bahçe olan Bebek, zamanla buraların ihmal edilmesiyle XVIII. Asırda ayak takımının sığındığı yer olmuştur.
Bu asırdan sonra semtin imarı için harekete geçilmiş, bu maksatla Bebek Camii ve bir çok dükkan inşa edilmiştir.


Rumeli Hisarı;
İsmini Fatih Sultan Mehmed'in İstanbul'u fethinden önce inşa ettirdiği hisardan alır.
Bebek ve Baltalimanı koylarının arasında ki yüksek bir mevkidir.
Evliya Çelebi burayı bağ ve bahçesiz,kayalık 1000 kadar evden ibaret bir mahalle olarak tasvir eder.
Ayrıca bakınız;

Rumeli Hisarı 1. bölüm


Rumeli Hisarı 2. bölüm


Fatih Sultan Mehmet Köprüsü;
İstanbul'da Kavacık ile Hisarüstü arasında, Asya ile Avrupa'yı Boğaziçi Köprüsü'nden sonra ikinci kez bağlayan asma köprü. 
Yapımına 4 Ocak 1986'da başlanılan ve ankraj blokları arasındaki uzunluğu 1.510 m, orta açıklığı 1.090 m, genişliği 39,4 m, denizden yüksekliği 64 m'dir.
İnşaata 4 Ocak 1986 tarihinde başlanılmış ve halen dünyanın en büyük çelik asma köprüleri içinde 14. sırada yer alan bu büyük proje 3 Temmuz 1988 tarihinde tamamlanmıştır.

Baltalimanı;
İstanbul'un fethi sırasında kaptan-ı derya olan Baltaoğlu Süleyman Bey'in gemileri burada İnşa etmesinden dolayı bu ismi almıştır.
Halen kemik hastalıkları hastanesi olarak kullanılmakta olan Reşid Paşa yalısı da buradadır.

*Bu arada 14.20 gibi 2.durağımız olan Kanlıca iskelesine yanaştık.
Anadolu Kavağı dışında uğradığımız karşı kıyıda ki tek iskele Kanlıca İskelesi.


İskeleden biraz uzaklaşınca bir martı bize eşlik etmeye başladı.
Yolcuların attığı mısır ve simit gibi yiyecekleri yakalayabilmek için geminin hızında kanat çırptı.
Geminin sol tarafında oturan yolcuların martı yemeği yakaladıkça alkışlayıp, yakalayamadığı zamanda "aaaaa" nidaları eşliğinde üzülmeleri görülmeye değerdi.

Emirgan;
Sultan Dördüncü Murad'ın Revan seferi sırasında kendisine delalet eden Emir Gün'e burada bir kasır tahsis etmesi sebebiyle bu ismi almıştır.
Semt, Sultan Birinci Abdülhamit devrinde gelişmeye başlamıştır.
Zamanımızda Emirgan Korusu yaz aylarında İstanbulluların piknik için en fazla gittikleri yerlerdendir.
Emirgan ile ilgili hazırladığım bütün yazılarım burada👉Emirgan Korusu

İstinye;
Doğal bir liman olarak çok eskilerden beri meşhur olan semt, XVI. asırdan itibaren inkişaf etmeye başlamıştır.
Evliya Çelebi zamanında İstinye Koyu'nun ağzında bir misafirhane bulunuyordu.
Kuruluşu Cezayirli Gazi Hasan Paşa'nın devrine rastlayan deniz yollarına ait İstinye tersanesi uzun yıllar burada hizmet vermiş.
90'lı yıllarda tersanenin kapatılmasıyla koy eski güzelliğine tekrar kavuştu.

Üst resimde ki yalılar, soldan sağa; Karatodori yalısı-Beyazcıyan yalısı-Gazioğlu yalısı.

Üst resimde ki Yalı, Sait Halim Paşa Yalısı.

*Saat 14.35 oldu ve biz Yeniköy iskelesine yanaştık.
Yeniköy;
Kanuni Sultan Süleyman devrinde kurulmaya başlanan bu köy, Evliya Çelebi Seyahatnamesinde 3000 haneli bir mahal olarak anlatılır.
Sultan İkinci Mahmut devrinde, Osmanlı mimarisinin zarif örnekleri olan yalılar ve köşkler inşa edilmiştir.
Eskiden çileği çok meşhurmuş.
Tarabya;
Bu koy da, İstinye gibi çağlar boyunca ticari bir merkez olmuştur.
Sultan İkinci Selim devrinde yalnızca balıkçı kulübeleri olan semtte, padişaha ait bir köşk inşa edilmesiyle gelişmiştir.

Huber köşkü
Huber Yalısı;
Günümüzde Cumhurbaşkanlığı konutu olarak kullanılıyor.

büyükdere karakolu
Üst resimde ki bina, Sarıyer Deniz Subay Orduevi(Büyükdere karakolu)

*Saat 14.50 Sarıyer iskelesine yanaşıp, yeni yolcuları aldık, inecekleri bıraktık.
Sarıyer;
Semt ismini burada medfun bulunan "Sarı Baban" namında ki bir zattan aldığı söylenirse de, bakır ihtiva eden ve sarı renkte görünen bir yardan aldığı da rivayet edilir.
Sarıyer güzel havası ve şifalı suları ile meşhurdur.
Mevcut Kestane suyu, Çırçır suyu, Fındık suyu, Hünkar suyu, Şifa suyu bu semttedir.
Ayrıca semtin mesire yerleri de çok meşhurdur.
*Sarıyer'in toprağının sarı olduğunu çok iyi biliyorum, çünkü annemin teyzesi-ablam-bazı akrabalarımız Sarıyer-Yeniköy'de oturuyorlar ve çocukluğumuzda oyun oynamaya çıktığımızda üzerimiz, beyaz çoraplarımız hep sarı topraklarla sararırdı.

Rumeli Kavağı'na doğru yol alıyoruz, üstte gördüğünüz yerler Kavağa doğru giderken yolun altına doğru yapılmış olan lokantaların olduğu yer.
Daha önce Rumeli Kavağı ve Boğaz konulu yazımın içinde yer alan videoyu resimde görünen lokantaların terasından, yani otopark olarak kullandıkları yerden çekmiştim.
Bakınız; Rumeli Kavağı ve Boğaz
Rumeli Kavağı şirin ve tipik bir balıkçı köyü, bu gezide denizden çok güzel resimler çektim.
Sırf Rumeli Kavağı'nı konu alan bir yazı hazırlamayı düşünüyorum.

Rumeli Kavağı;
Sultan Dördüncü Murat devrinde, Rus ve Kazak'ların saldırılarını durdurmak üzere inşa edilen hisar ile önem kazanmıştır.
Evliya Çelebi kale içinde muhafızlara ait 60 evin bulunduğunu kaydeder.
Halen geniş bir kısmı Askeri bölge olan semtte güzel mesire yerleri vardır.

*Saat 15.05 Rumeli Kavağı iskelesine yanaşıyoruz.
Son durağımız olan Anadolu Kavağına varmadan önce uğradığımız Rumeli Kavağı ile 2. bölümümüzün sonuna geldik.
3. bölümde Anadolu Kavağı'na varış ve karşı kıyıda ki semtleri tanıtacağım.

Görüşmek üzere...…

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Yorum yazmak için;
Google hesabınız yoksa "Anonim" bölümünü işaretleyerek
yorumunuzu yazabilirsiniz.