14 Temmuz 2009 Salı

YOROS KALESİ

Yoros castle

*Resimler 16 Temmuz 2007 ve 3 Temmuz 2008 tarihlerinde çekilmiştir.
Her yıl Boğaz Turuna çıkıyoruz ve turun son durağı olan Anadolu Kavağı'na vardığımızda Yoros kalesine de çıkıyoruz.
Daha önceleri Anadolu Kavağı'na vardığımızda sahilde ki lokantalardan birinde oturur, yemek yerdik.
Çay, dondurma derken sahilde geminin kalkma saatini bir şeyler yiyip, içerek beklerdik : )
Son iki yıldır geminin sahile yanaşması ile birlikte hemen yola koyulup, Yoros Kalesine çıkıyoruz.
Bazen tepeye kadar çıkacak halimiz kalmıyor, o zaman kaleye yakın cafe-restorantlarda mola veriyoruz.
Kaleye çıkmadan önce geminin kalkış saatini öğrenip, ne kadar vaktiniz olduğunu hesap etmeyi unutmayın.
Vaktinizi dikkatli kullanın, işin sonunda koşa koşa vapura yetişmek var : )
Biz genellikle daha çok vaktimiz olsun diye en son gemiye biniyoruz.
En son kalkan gemi hafta içi 17'de, Cumartesi-Pazar günü ise 18'de hareket ediyor. 



10 Temmuz 2009 Cuma

ABANA LİMANI

*Resimler Ağustos 2008 tarihinde çekilmiştir.
Abana'da ki limana neredeyse her yıl gidiyoruz.
O dar yolda yürüyüp, fenere kadar gidiyor ve Hacıveli tarafına bakan bölümde oturup, dinleniyoruz.
Daha sonra merdivenlerden inip, normal yoldan yürüyerek limandan çıkıyoruz.
Liman her yaz yapılan şenliklerde ki yüzme, yağlı direk, tekne yarışı gibi bazı etkinliklere de ev sahipliği yapıyor.


5 Temmuz 2009 Pazar

HASAN DOĞAN'IN ANISINA, ABANA

Bugün Abana'nın değerli şahsiyetlerinden Sayın Hasan Doğan'ın ölümünün 1. yıl dönümü.
Kendisini rahmetle anıyoruz.
Bu yazıda görmüş olduğunuz resimler Ağustos 2008'de çekilmiştir.
Abana ile ilgili diğer yazı ve resimlerim için, bakınız;

Abana

Yaz-Kış Abana

Abana'da Kivi Bahçesi


1 Temmuz 2009 Çarşamba

BELGRAD ORMANI-BENTLER MESİRE YERİ


Geçen Pazartesi günü eşimin evde olmasını fırsat bilerek gezmeye çıkmayı teklif ettik.
Hava çok sıcaktı "bu sıcakta dışarı çıkılmaz" dedi ve evden çıkmaya pek yanaşmadı.
Biz kızımla ısrarlara devam edince razı oldu.
Yola çıkıncaya kadar nereye gideceğimizi bilmiyorduk.
Eşim "bu sıcakta ancak ormana ve mesire yerlerine gidilir" diye düşünmüş.
Maslak-Sarıyer yolunun üzerinde ki Bahçeköy sapağından giriş yaptık.
Biraz ilerledikten sonra Bahçeköy'ün merkezine ulaştık.
Bahçeköy, ormanın içinde sessiz sakin, güzel bir yerleşim yeri.
Yola devam ettiğinizde tek tek mesire yerlerinin tabelalarını görmeye başlıyorsunuz.
Epeyce ilerledikten sonra karşınıza gişe çıkıyor.
Otomobil için 8 Lira ödeyip, giriyorsunuz.
Biz Bentlere gitmeye karar verdik.
Aynı yolun üzerinde Neşet Suyu, Falih Rıfkı Atay, Ayvat Bendi gibi mesire alanları var.
Bazı mesire yerlerinde kendin pişir, kendin ye yerleri var.
İstanbul'un göbeğinde olduğunuza inanamıyorsunuz, her yer ormanlık alan.
Günlerden Pazartesi olduğu için ortalık çok sakindi.
Piknik alanları bomboştu, rahat rahat dolaştık.
Biz mesire yerinden çıktıktan sonra aynı yolu geri gitmeyip, ilerleyerek Kemerburgaz'dan çıktık.
Yolların durumu iyi, çok az yol toprak olarak kalmış, asfalt yapılan yada mıcır dökülerek düzleştirilen yollarda rahat bir yolculuk yapıyorsunuz.


BELGRAD ORMANI;
Uçsuz bucaksız bir ağaç denizinin içinde olmak nasıl bir duygu?
Huzur veren, şaşırtan, belki birazda ürperten bir güzellik.
Belgrad ormanlarında olmak işte böyle bir şey.
Üstelik bu tarihi ormanın sadece insanlara ait olduğunu da düşünmeyin.
Yapılan incelemelere göre 71 çeşit kuş, 18 memeli hayvan türü, farklı türlerde kimeşe, adi gürgen, kayın ve kestane ormanın asıl sahipleri.
Kanuni Sultan Süleyman Belgrad'ı fethinin ardından getirilen savaş esirlerinin yerleştirilmesi ile adını alan Belgrad Ormanları bugün yaklaşık 5.500 hektardır.
Oysa daha 150 yıl önce 12.000 hektarlık bir alanda çok daha fazla canlıyla İstanbul'a renk veriyordu.
Son yıllarda çevreci hassasiyet ve kamunun kararlılığı bu güzelliğin daha fazla tahrip edilmesini durdurdu.
Tarihi bentleri, piknik alanları, gezi ve koşu parkurları, küçük ırmakları, geyik, karaca, tilki, şahin gibi canlıları kelimelere sığmayacak bir tabii servetten söz ediyoruz.
En iyisi orada olmak, onu yaşamak.
Ulaşım:
Maslak-Sarıyer yolu üzerinde ki Bahçeköy tabelasının olduğu yola sapın.
Yolu takip ederek Belgrad Ormanlarına ve yol üstünde sıralanmış pek çok mesire yerine ulaşabilirsiniz.


BENTLER MESİRE YERİ;
Belgrad Ormanları'ndaki en güzel mesire alanlarındandır.
Osmanlı imparatorluğu döneminde şehrin su ihtiyacını karşılamak amacıyla birbiri ardına inşa edilen, Topuzlu Bendi (1750) Valide Bendi (1796) ile 2. Sultan Mahmut Bendi (1839) buradadır. Büfeden piknik için gerekli hizmeti alabilmeniz mümkün.
Ormanın derinliklerine kadar uzanan yürüyüş parkurları ve bisiklet yolu sizi her mevsim ayrı bir güzelliğe taşır. Bahar ayındaki yeşil örtü, yazdaki serinlik, sonbaharda sarıdan kırmızıya dönen renkler ve kışın yalınlığı tabiatla bir olma duygularınızı coşturacaktır.
Ulaşım:
Belgrad Ormanları'nın Bahçeköy girişinden hemen sağa dönen asfalt yol ile çok rahat bir ulaşım imkanına sahiptir.
*Bilgiler İstanbul İl Çevre ve Orman Müdürlüğü'nün İSTANBUL'UN MESİRE YERLERİ adlı yayınından alınmıştır.


Üstte ki tabelada şunlar yazıyor;
Sultan Mahmud Bendi;
Taksim suyu bentleri diye anılan üç bentten biri olan "Yeni Bent" diğer adıyla Sultan Mahmud Bendi, Sultan II. Mahmud tarafından 1839 yılında inşaa ettirilmiştir.












Sultan Mahmud Bendi'nin demir parmaklıklarının arasından resim çekmeye uğraştım.
Eşim bu halimi görüp, orada ki görevliye 5 dakikalığına içeriye girip, giremeyeceğimizi sordu.
Sağolsun görevli kapıyı 5 dakikalığına bize açtı, içeri girip, bu resimleri öyle çektim.
















Büfenin ve çöp konteynırlarının olduğu! alan.




Burası da biraz ileride ki Valide Bendi.


Eski bir ağaç tabelanın üzerinde şunlar yazıyor;
Valide Bendi;
III. Sultan Selim'in annesi Mihrişah Sultan tarafından 1796'da yapılmıştır.
Fazla suları tulumba ile Sultan Mahmut Bendi'ne pompalanmaktadır.
1940'da su ölçme sandığı ve dip savağı, 1955'te de dolu savağı tamir edilmiştir.
Taksim suları adıyla anılıp, şehre gidiş sırasına göre;
Yeniköy, Boyacı Köyü, Emirgan, Rumeli Hisarı, Bebek, Arnavutköy,
Ortaköy, Yıldız Kolu, Şişli, Kurtuluş Hattı. Beşiktaş kolu Beyoğlu ana hattı, Fındıklı, Tophane kolu, Kasımpaşa yollarını takip ederek şehre ulaşır.


Valide bendinin çevresinde de yine demir parmaklıklar var.
Bendin üst kısmına geçemiyorsunuz.






Bugünlerde Ihlamur ağaçları çiçeklerini açmış, mis gibi Ihlamur kokusu çevreyi sarmış.


Bazı yerler inişli çıkışlı engebeli araziden oluşuyor.
Patika yollardan tırmanarak üst bölgelere ulaşabilirsiniz.






Piknik masaları biraz bakımsız.
Piknik yapmaya giderken mutlaka masa örtüsü, altınıza sermek için gazete veya kilim getirmeyi unutmayın.
Ve lütfen çöp poşeti de getirin ve arkanız da çöp bırakmayın.


Piknik masalarının biraz ilerisinde burayı gördük.


İlk önce burada mezar taşının ne işi var diye düşündük ama meğer o taş kıbleyi gösteren kıble taşıymış.



Bilmeyenler için o kısmın Namazgâh olduğunu yazan bir tabela var.


Namazgâh'ın hemen alt tarafında buz gibi suyu akan bir çeşme var.


Veee ne yazık ki ortamda bol bol çöp var.
Orada ki görevli her hafta sonu ormanın bu hale geldiğini temizlik elemanlarının Pazartesi günü ortalığı temizlediğini söyledi.


Ne kadar söylersek söyleyelim, ne kadar yazarsak yazalım bizim insanımız arkasında çöp bırakmaktan hiç rahatsız olmuyor.
Üstelik biraz ötede 3-4 tane çöp konteynırı var.
Ormanın her yerine ortalığı temiz bırakmakla ilgili, orman sevgisi ile ilgili yazılar var ama kimsenin umrunda değil.
"EN GÜZEL TEMİZLİK, KİRLETMEMEKTİR!"


Bendin kenarında ki kurbağalar.


Yeni bir gezi de görüşmek üzere!...