21 Aralık 2017 Perşembe

BEYKOZ SAHİLLERİ

Muhterem'le Geziye
Bugünkü gezi rotamız Beykoz sahillerine olacak.
Gezimiz 3 bölüm sürecek, 1. bölümde Beykoz sahilleri, 2. bölümde Beykoz Korusu, 3. bölümde ise Beykoz Korusu Sosyal Tesisleri olacak.
Baştan söyleyeyim bu geziyi 25 Aralık 2015 tarihinde kız kardeşimle gerçekleştirdim.
Fakat vaktinde yayınlamak kısmet olmadı.
Geçtiğimiz bahar aylarında da eşimle gidince bu resimleri yayınlamadığım aklıma geldi.
Yaz tatili sonrası ancak fırsatım oldu.
Yıl eski olabilir ama gün olarak yine bu günlerdi ve mevsim olarak sonbahar etkileri vardı.
Eşimle gittiğimiz gün de yine bu bölümde gördüğünüz güzergahı çektim ama bahar mevsiminde olduğu için biraz daha farklı resimler oldu.
Ayrıca o gün, Beykoz Merkez Serbostani Mustafa Ağa Camisinin de, İshak Ağa Çeşmesinin de (10 Çeşmeler) resimlerini çektim, hepsini ayrıca yayınlayacağım.



Bu bölümde gördüğünüz resimlerin hikayesine gelince, biz o gün kız kardeşimle Yeniköy iskelesinden vapura binerek Beykoz iskelesine ulaştık.
Oradan kısa bir yürüyüşle İstanbul Büyükşehir Belediyesinin işlettiği Beykoz Korusu Sosyal Tesislerinde kahvaltı yaptık, koruda kısa bir gezi yaptık.
Tekrar iskeleye dönmeden önce Beykoz Belediyesinin önüne kadar giden sahilde kısa bir yürüyüş yaptık.
Sonra tekrar iskeleye gidip motorla Yeniköy iskelesine geri döndük.
Yazının sonunda motordan çektiğim resimleri de görebilirsiniz.

Öncelikle Beykoz hakkında kısaca bilgi vereyim;
Beykoz, İstanbul'un Anadolu Yakasında yer alan bir ilçesidir. 
Çatalca-Kocaeli bölümünün Kocaeli Yarımadası batısında yer almakta olup; batıdan İstanbul Boğazı, doğudan Şile ilçesi, kuzeyden Karadeniz ve güneyden de Çekmeköy, Üsküdar ve Ümraniye ilçeleri ile çevrelenmiştir. 
Cumhuriyetin ilk yıllarından itibaren yapılan sanayi ağırlıklı çalışmaların etkisiyle fabrikaların çoğalması sonucu genelde işçi kesimin tercih ettiği yerleşim yeri olan Beykoz, son yıllarda üst gelir seviyesi kesimden de talep görmektedir.
Deniz seviyesinden başlayarak 270 metreye kadar yükselen Beykoz’un engebeli arazisini Riva, Küçüksu ve Göksu dereleri parçalamıştır. Beykoz ve çevresi başta kestane, meşe, gürgen, ıhlamur, kayın, kızılağaç ve fındık ağaçlarından oluşan doğal orman örtüsüyle kaplıdır.
Beykoz isminin nereden geldiğine ilişkin olarak da çeşitli rivayetler söz konusudur. 
Bu rivayetler içerisinde en bilineni, Beykoz isminin Kocaeli beylerbeylerinin Beykoz’da oturmasına nispetle üretilenidir.
Rivayete göre Farsçada köy anlamına gelen “kos” sözcüğünün Türkçe “bey” sözcüğüne eklenmesi sonucunda ortaya çıkan Beykos (Beyköyü) sözcüğü kentin adı olarak kalmıştır. Beykos zamanla Beykoz’a dönüşmüştür. Bilinen bir başka rivayet ise, Beykoz isminin, kentin Osmanlı idaresi altına girdiği dönemden sonra kentte inşa ettirilen On Çeşmeler adlı bir çeşmenin yanında bulunan büyük bir ceviz ağacına binaen ortaya çıktığını iddia etmektedir. Bu rivayete göre söz konusu dönemde koz kelimesi ceviz sözcüğünü nitelemek üzere kullanılmaktadır. Bu yörede ceviz ağaçlarının çok fazla sayıda bulunması nedeniyle de bu yöreye Binkos adının verildiği ve bu ismin zamanla Beykoz ismine dönüştüğü öne sürülmektedir.
Beykoz neredeyse iki yüz yıllık bir sanayi havzası. 
19. Yüzyıl’ın başlarına kadar güzellikleri, sessizliği ve yeşillikleriyle anlatılarda önemli bir mesire yeri olarak yer alan Beykoz ve çevresi Tanzimat sonrası devlet eliyle başlatılan sanayileşme çabalarının görünürlük kazandığı ilk mekânlardan birisi oldu. Kağıt, deri, çuha, mum, cam gibi o dönem öncelikle ihtiyaç duyulan pek çok maddenin imal edildiği fabrikalar bu bölgede art arda kuruldu. Çoğunluğu devlet tarafından kurulan bu "fabrika-i hümayunlar" sayesinde Beykoz ve çevresi Osmanlı İmparatorluğu’nun ilk sanayi havzasından birisi oldu. 
O tarihlerden iki binli yıllara kadar bu bölgede hep fabrikalar ve tabii orada çalışan çok sayıda işçi oldu.
Boğazın en güzel noktasında, muhteşem doğasıyla yer alan Boğazın İncisi Beykoz bir sanayi şehriydi artık. 2000'li yıllardan sonra fabrikaların kapanması ve taşınmasının ardından ilçe, konut, turizm, sağlık ve eğitim bölgesi olarak tanımlanmaya başladı.

Osmanlı tarihinin en önemli seyyahlarından olan Evliya Çelebi, Beykoz’u şu satırlarla anlatır: “(…) lebi deryadan bağlar kenarından gitmek üzere Servi Burnu’nun üç bin adım güney tarafında, bir liman-ı âzimin kenarındadır. Sekiz yüz haneli, bağ ve bahçeli, mamur bir kasabadır. Camii, mescidi, hamamı, sibyan mektebi, küçük sokakları, ağaçlarla müzeyyen çarşı ve pazarı vardır. Çarşı ve pazarı çok bakımlıdır. Halkı bahçıvan, oduncu ve balıkçıdır. Ab-ı havası nefistir. İskelesinde bir kılıç balığı dalyanı vardır. Beş altı gemi direğini birbirine bağlayıp denize dikmişlerdir. Karadeniz tarafından kılıçbalıkları geldiğinde direğin tepesindeki âdemler ellerindeki taşları kılıçbalıklarının arkasına doğru atınca balıklar emin yerdir diye liman ağzına doğru girer. Burada ağlara takıldıklarında balıkçılar kayıklarla kılıçbalıklarına yanaşıp kargı ve tokmaklarla bunları avlarlar. Buradan içeride Akbaba, Sultan, Ali Bahadır, Dereseki, Alemdağ, Koyun Korusu, Yuşa Nebi mesireleri vardır.”


Beykoz sahilinde yürürken önümüze üzerinde "Hollykoz" yazan bu vapur çıktı.
Vapur bir iskelenin önündeydi ama ne iskelede ne de vapurda kimsecikler yoktu.

Hollykoz

Hollykoz, Beykoz Belediyesinin bir projesiymiş.
Beykoz pek çok dizi ve filme ev sahipliği yaptığı için hangi dizi nerede? Hangi evde? hangi sokakta çekildiyse onu gösteren hatta oralara gezi düzenleyen bir çalışma hazırlanmış.
Proje hazırlandığı zaman aşağıdaki yazı ile tanıtımı yapılmış.

TRT yapımı ‘Üç İstanbul’ Beykoz’un yalın güzelliğini ekranlara taşıyan ilk dizi idi. 
Sonrasında kendini inatla muhafaza etmiş tarihi dokusu, koruları, körfezleri, iskeleleri, yalıları, köyleri, yeşili, ormanları… Beykoz’un mübalağasız her köşesi: sağı-solu, 2000’li yıllardan sonra Televizyon dizilerinde görünür oldu.

Günümüzde çekilen sadece ülkemizde değil dünyanın dört bir köşesinde büyük bir beğeni ile izlenen Türk Televizyon yapımlarının yarısından biraz fazlası Beykoz’da set kurmakta.

Peki ama nerede bu dizilerin çekildiği çok merak ettiğiniz mekanlar; yalılar, konaklar, evler, restoranlar, çay bahçeleri, kafeler, lokantalar, sokaklar, yollar, ormanlar, korular, fabrikalar… ?

Cevabı burada: Hollykoz

Hollykoz Projesi / Tarihi Paşabahçe Vapuru Dizi Anı Müzesi ve Fragman Evi
Yer: Beykoz Belediyesi
Hollykoz Projemiz, tarihi ve doğal dokusuyla dizilerin vazgeçilmez  mekânı olan Beykoz'u turizmcilere açarak, dizi ve turizm sektörünü buluşturmayı amaçlıyor.

Koruları, sokakları, kasırlarıyla her köşesi doğal film seti olan ilçede dizi ve sinema turizmini geliştirmeyi ve ilçeye olan ilgiyi artırmayı amaçlayan Beykoz Belediyesi Hollykoz Projesi’ni hayata geçirdi.


Tarihi Paşabahçe Vapurunda ise Türkiye’nin ilk Dizi Anı Müzesi ve Fragman Evi de kuruldu. Ayrıca dizi gezi haritasının web ve cep uygulamaları da hazırlanarak turizm sektörünün ve meraklılarının ilgisine sunuldu.  
Kaynak 1
Kaynak 2

Bu tabelada hangi mekanda, yada hangi sokakta hangi dizinin yada filmin çekildiği gösteren şema ve bilgiler var.



İleride görünen bina Beykoz Belediyesi Prof. Dr. Necmettin Erbakan Kültür Merkezi.
Yıllar önce burada bulunan düğün salonunda kuzenimin akşam saatlerinde ki düğününe katılmış, Boğaziçi'nin resimlerini çekmiştim.
Bakınız 👉Boğaziçi'nde Akşam



O gün hava soğuk ve sisliydi, hava sisli de olsa Avrupa yakasında ki özellikle Maslak-Levent-Şişli civarında ki gökdelenler seçilebiliyor.




Beykoz sea beach




Dönüş yolunda Avrupa yakasına motorla geçtik, hava çok soğuk olduğu için içeride seyahat ettik.
Bundan sonra ki resimler camın arkasından çekildi.

Beykoz İskelesi


Yeniköy Yalıları

Yeniköy yalıları
Sol baştaki kahverengi ahşap yalı: Aleko Nikolaidis yalısı.
Halen Rum Parayia Kilisesi Mütevelli heyetinin sahibi olduğu yalı, 1850-1875 yılları arasında yapılmış olan tarihi özellik taşıyan bir yalıdır.
Yalının sahibi Yeniköy’ün Rumlarından Hristaki Efendi, Yeniköy’den göç etmeye karar verince yalıyı Rum Parayia Kilisesi Mütevelli Heyetine hibe etmiş. Hibe edilmeden önce yalı Josep Levi tarafından Splendid Hotel-Tea Room adlı otel olarak işletilmiş. 
Otel sadece Avrupalı zenginlerin aileleri ile birlikte gelip konakladıkları bir konumda olduğundan iç döşemesi lüks ve kıymetli mobilyalardan oluşmaktaydı. 
Hristaki Efendi’nin Yeniköy’den ayrılmasından sonra içindeki eşyalar da yok olmuş. 

1967 senesinde Yeniköy’ün balıkçılarından Aleksandros Nikolaidis (Bay Aleko) yalının alt kısmını Deniz Park adı ile o tarihlerdeki Yeniköy’ün tek Rum Meyhanesi olarak çalıştırmaya başladı. Kurulduğunda salaş tipik bir Rum Meyhanesi görünümdeydi, eskiden açık olan terasının arka bölümünde ipe dizili "çirozlar” sallanırdı. 
Kazıkların üzerine oturmuş olan lokantanın terasının zemin tahtaları arasından denizde görünürdü.


ikiz yalı
Faik ve Bekir Bey Yalıları ya da diğer bilinen adıyla İkiz Yalı, Yeniköy’de Köybaşı Caddesi üzerinde, Yeniköy İskelesi’nin hemen yanında yer alır. 
Sara Sultan tarafından ikiz kızları için mimar Raimonda d’Aranco’ya 1890-1895 yıllarında yaptırılmıştır.

400m2 yüz ölçümüne sahip yalı, ahşaptan eklektik üslupta inşaa edilmiştir. Birbirine bitişik iki yapıdan müteşekkil yalı, üç katlıdır. İki yalı birbirine kapılarla açılır. Yalının güney bölümünü Faik Kurtoğlu, kuzey bölümünü Bekir Sıtkı Oyal satın aldıktan sonra bina Faik Bey ve Bekir Bey Yalıları olarak anılmaya başlanmıştır. İkiz Yalı’dan güney bölümü 1952’de Lütfiye Kurtoğlu’nun, kuzey bölümü 1967’de Müh. Adnan Ünlütürk’ün mülkiyetine geçmiştir.

Bugünkü bölümümüz sona erdi, Beykoz Korusuna ait resimlerde görüşmek üzere...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Yorum yazmak için;
Google hesabınız yoksa "Anonim" bölümünü işaretleyerek
yorumunuzu yazabilirsiniz.